Önüm Arkam Sağım Solum: Manipülasyon!

Nedendir bilinmez, adı ambalajların üzerine daha sık kazınan, gittikçe şöhreti artan "parapenden" bahsetmek istiyorum. Durun durun, kimyasından bahsecedek değilim elbet. Sadece şunu soruyorum: Kaç kez üzerinde 0% paraben yazdığı için bir ürünü tercih ettiniz? Yahut bu yüzdelikler sizin için bir anlam ifade ediyor mu? Sanıyorum ki birçoğumuz için, evet! Market raflarını, bilhassa kozmetik reyonlarını dolaşırken gözümüz bu yüzdeliklere takılır ve ister istemez bu yüzdeliklerin olduğu ürünlere meylederiz. Bu oranlar, yani bir ürünün içinde Paraben, Parafin, SLS cinsinden bir şey olmaması bizde pozitif bir izlenim oluşturur. Peki, acaba kaç kişi parabenin gerçek mahiyetini biliyor? Şöyle bir marketleri dolaşsak ve paraben içermeyen şampuanları tercih eden ablalara "parabenin tam olarak ne olduğunu, işlevini ve vücuttaki etkilerini" sorsak, daha sade olmak gerekirse niçin parabensiz ürünü tercih ettiklerini sorsak acaba kaçı makul bir cevap verebilir? Çok çok azı mı? Belki de hiçbiri.. 

Paraben faydalı birşeydir demiyorum, o gayet zararlı olabilir, mesele bu değil. Farkında mıyız, gerçek mahiyetini bilmeksizin parabene tavır alıyoruz. Elimize aldığımız güneş kreminde 0% paraben, SLS gibi ibareleri gördüğümüzde "ohh masummuş" deyip rahatlayabiliyoruz. Ama paraben ne biliyor muyuz, belki de paraben aslında domates suyu.. İnsan en çok bilmediğine düşmandır demeyeceğim. Çünkü insan bilmediği şeyi dost da edinebiliyor. İnsanlar aşina olmadıkları kavramları belli bağlamlar içinde ele alındığını görünce otomatik olarak pozitif veya negatif bir yargı hasıl olabiliyor. Yani domates suyunu kezzap, domatesi ise el bombası olarak yutturabilirsiniz, birçoğu sorgulamayacaktır. Nasıl mı? Domatesin mesela Latince adını kullanın ve "%0 s. Iycopersicum" etiketini yapıştırın. İşte hepsi bu kadar.. İnsanın ve hatta kitlelerinin manipüle edilmesi bu kadar kolay. Aşina olmadıkları, günlük yaşamlarında bizzat müşahade etmedikleri kavramları  belli bağlamlarda kullanmak yeterli. Bir teşbih daha; bozayı bilmeyen bir toplumda üretilen makarnalara "0% boza" yazın, bakın bakalım kaç kişi bozayı düşman belleyecek. Yahut tam tersi, "boza açısından zengin" yazın. Kim bilir kaç tane insan bir anda bozaya sempati besleyecek.

İnsanlık olarak, neyin ne olduğunu bilmeksizin düşmanlık ettiğimiz yahut sempati beslediğimiz o kadar çok şey var ki.. Hiçbir mantıklı açıklama olmamasına rağmen, bir iki kelimelik algı operasyonlarına maruz kaldığımız için hem de. Yani, "elimdeki şapmuan paraben içermiyorsa o zaman paraben kötü birşeydir ve bu şampuan kalitelidir ve dolayısıyla bunu satın almalıyım" algısından bahsediyorum. Bu sadece ekonomik faaliyetlerimizden ibaret kalmıyor maalesef, hayatımızın her alanında bu algılar rol oynuyor. Misal, bir ürünün üzerinde yeşil harflerle "VEGAN" yazılmış ve sevimli hayvan figürleriyle de süslenmiş ise o zaman veganlık iyi bir şey olsa gerektir, diye algılıyor zihnimiz. Yahut "çağdaş demokratik medeniyetler seviyesine YÜKSELMEK için.." deniyorsa o zaman demokratik medeniyetler yükseklerdedir ve ben de yükselmek için demokrat olmalıyım.. Örnekler artırılabilir. Yığınlarca insan şirketlerin, firmaların, medyanın ve politikacıların illüzyonlarına ve algı oyunlarına maruz kalıp onların ak dediğine ak, kara dediğine kara diyor. Evet, belki insanlar paraben içermeyen şampuanı daha kaliteli zannedip hiç sorgulamadan ekstra bir maliyetle satın alıyor ve birkaç liralık zarara giriyor olabilirler. Ama bilinmeli ki, bazı manipüle edilmişlikler pahalıya patlar, bu kadar ucuz yırtamazlar.

-SON-

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tüfek, Mikrop ve Çelik

Su ve Ateş

Something Inside Us